29 Kasım 2014 Cumartesi

Malefiz


Film çıkalı 5-6 ay gibi bir süre olmuş. Nedense sinemada afişini gördüğümde izleyesim gelmemişti. Geçenlerde evde canım sıkıldı ne izlesem diye düşünürken malefizi izleyim bir yorumlar güzel dedim ve açtım izledim. Görsel efektler mi dersiniz karakterler mi dersiniz hepsi şahaneydi. O küçük periler ne tatlı şirin karakterlerdi öyle... Bu arada esgeçmeden söylemeliyim ki Angelina rolünün hakkını fazlasıyla vermiş , yakışmış da ona. Konuyu çok derin bulmadım aslında ama özel bir senaryo. Özel olma sebebine gelince film gerçek aşkı anlatıyor. Ve bu aşkın sadece kadın-erkek arasındaki aşktan ibaret olmayacağının güzel bir örneği. Hala izlemediyseniz şiddetle izlemenizi tavsiye ederim. Sıkılmadan izleyeceksiniz ...

6 Kasım 2014 Perşembe

Kış Geliyooor !

       Sonbaharın son ayı içerisindeyiz. Kış yaklaştı. Havalar bir öyle bir böyle yani tam hastalık havası. Ne giyeceğimizi şaşırıyoruz evet biliyorum. Sizi anlıyorum. Benim tavsiyem her ihtimale karşı yanınızda kalın birşey bulundurmanız. Sıcakttan zarar gelmez ama soğuğa gelinmez bilirsiniz. Kim grip olmak ister ki şimdi o kadar iş güç arasında değil mi ? :) Grip aşısı konusunda kararsızım fakat ben yaptırmamaktan yanayım. Bunun yerine doğal yollarla kendimizi koruyabiliriz. Hepinize kışçayı içmenizi tavsiye ederim. O ne derseniz aktarlarda veya süpermarketlerde rahatça bulabileceğiniz bitkilerden oluşan bir tür çay. Onun dışında balık yiyin efendim omega 3 almış olursunuz. Vücudun sağlık hücrelerini aktif tutar. Islak saçlarla dışarı çıkmayın. Kıyafetlere gelince çıksın gardolaplardan yine geyikli taytlar , atkılar, kaşkollar.. Şu taytlardan bir giyemedim ama başkalarında beğeniyorum. Bu yılın modası yüksek topuklu botlardan aldım geçen çok hoşlar hemde tarzımı yansıtıyor beğenenlere tavsiye ederim. Kullanış açısından da yüksek olması yağmurda bir avantaj belirtmeden geçmeyeyim dedim. Moda takıntılı biri değilim bu arada yanlış anlaşılmasın sadece tarzıma uygun bulduğum bir moda olmuş bu :) Yoksa herkes kendine ne yakışıyorsa onu giysin derim ben. 
     Sinemaya gitme sezonunu da açarız artık . Şöyle güzel filmler çıksın da gidip keyifle izleyelim. Kış günlerinde iyidir sinema hem sıcak hem keyifli bir aktivite. Benim söyleyeceklerim bu kadar kendinize dikkat edin bu aylarda sağlıkla kalın dostlar .

     

5 Kasım 2014 Çarşamba

Yeşilçam

Yeşilçam denildiği zaman bir duracaksınız ! Eminim yeşilçam kelimesini duyan herkes 'nerede o eski filmler' cümlesini kuruyordur. Evet neredeler ? Günümüzün saçmasapan dizileri eskileri fazlasıyla aratıyor. Popüler kültürün ürünleri olan Aşk-ı Memnu'lar mı dersiniz , Yaprak Dökümü'ndeki illet kadın Hayriye Hanım mı dersiniz ? Birde bu diziler öylesine uzundu ki sormayın. İnanmazsınız annem 4 yıl rahat izlemiştir Yaprak Dökümü'nü . Ee ister istemez evde o hava dönüyor, ailecek depresyona sokar bu diziler mazallahhh ! Hiç mi izlemiyoruz ? Tabiki inkar edenler de dahil olmak üzere bir kere gözümüzü kaptırmış bulunmuş, bir bölüm de olsa illaki izlemişizdir. Ama nerde bi Türkan Şoray, Kemal Sunal , Cüneyt Arkın.. Hangisinde var onların verdiği tat ? Sene olmuş 2014 hala Kemal Sunal filmlerini sıkılmadan izleyebiliyoruz. Çünkü filmlerde bir kalite mevcut. Sosyal mesajlar var , o dönem için önemli ölçüde etki etmiş mesajlar bunlar. O saf temiz aşk öyküleri neredeler ? Şimdilerde kim kiminle belli değil. Toplum olarak da bunları benimsemiş vaziyetteyiz hatta örnek alıyoruz ki orasına hiç girmeyeyim. Belkide bu yüzden bu kadar sahte aşklar. Çünkü topluma gösterilen avrupalılardan çalınmış garip rahatlık. Nerde kaldı bizim kültürümüz, inanç ve değerlerimiz? Katı bir insan olduğumu da düşünmeyin sakın. Fakat gerçekten yeşilçam filmlerinde gösterilen o saf, masum aşklara hasret duymuyor değilim. Diziler devam ediyor , her geçen gün yenileri ekleniyor. Ama üzerine basarak söylüyorum ki ne yeşilçamın tadını verebiliyorlar ne de bir Gülşen Bubikoğlu, Şener Şen , Kadir İnanır , Ayşen Gruda olabiliyorlar... Üzgünüm.



4 Kasım 2014 Salı

Fallarda Aranan Mutluluk

Günümüz dünyasında insanların stres olmalarına sebep o kadar çok şey var ki. Trafik, pahalı yaşam, rekabet daha neler neler... İnsanlar herşeyden önce mutsuz. Sonbahardan mıdır bilemedim özellikle şu sıra kiminle konuşsam depresyonda ve mutsuz. Herkes kendi kabuğuna çekilmiş durumda. Gün geçtikçe kalabalıklar arasında yalnızlaşıyoruz da farkında mıyız acaba ? Bunda internet mecralarının etkisi büyük . Artık insanlar özel yaşamlarında yüzyüze iletişimden kaçıyorlar. Konuşamıyoruz, bir araya geldiğimizde tek yaptığımız telefonlarla oynamak oluyor yine. Aslında mutluluğun kaynağı birbirimize vereceğimiz sevgi, birlik, paylaşım iken bunu sosyal mecralardan yaptığımız için bu kadar mutsuz olduğumuzu düşünüyorum. Çünkü o mecralardaki çoğu şey yapay , samimiyet yok. 
Olumlu şeyler duymaya o kadar çok ihtiyacımız var ki . Birilerinin birşeylerin düzeleceğini söylemesine .. Belki de bu yüzdendir ki çareyi falcılarda arıyor insanlar. Hayatımda iki kez parayla fal baktırmış biriyim . Eğlence olsun diye veya başka bir sebeple çokta önemli değil. Sadece şahit olduğum ve anladığım şey insanların falcılarda kuyruk oluşturup olumlu şeyler duymak adına para vermeleri. Senin sırandı benim sıramdı diye kavga eden adam gördüm ben fal sırasında ağzım açık kaldı. Ya da çarşaflı bir bayanın bile fal baktırdığını gördüğüm.. Sorgulamıyorum tabiki herkesin inancı kendine . Sadece dinimizde haram olduğu vurgulanmış birşeyi yapan kişinin çarşaf giyen bir bayan olması şaşırtmıştı beni. Sonuçta o da bir insan . Demem o ki o da mutlu olmak istiyor , olumlu şeyler duymak istiyor.. İnsanlık nereye gidiyor bilmiyorum ve malesef yaşım henüz 22 olmasına karşın bu dünyaya ilerde çocuk getirmek istemiyorum. Belki bir mucize olur da birşeyler yeşerir işte onu da o zaman düşünürüm dimi. Çok konuştum ben gidim önce öğrenciliğin hakkını verim en iyisi çoluk çocuk çok sonraki işşşlerr canlarımm seviyorum sizi.

Vizeler

Geldik yine bir sınav haftasına daha.. Vizelerimiz başlıyor. Hatta şuan bile vize için yazıyorum . Çünkü hocamız blog yazmamızı istedi. Ama en azından yazmayı sevdim bu yüzden de hocama teşekkür borçluyum. Yine göz yaşartan bir samimiyet oluşacak bu hafta insanlar arasında :) Not dilenmeler, ağlamalar,sızlamalar,yakınmalar ama en nihayetinde atlatacağız hep beraber. Bakmayın söz böyle yazdığıma. 'En güzeli öğrenci olmak' lafına sonuna kadar katılıyorum. Çünkü ben bir dgs öğrencisiyim. Okula ara verdiğim bir yıl boyunca grafiker olarak çalıştım. İş dünyasının,çalışmanın zorluklarını az çok tattım ve inanın o klişe gelen cümle öyle doğruymuş ki... Okula tekrar döndüğümde benden mutlusu yoktu resmen nefes aldım. O yüzden öğrenciğilin keyfini çıkarın. Böyle güzel dönem bulamayacaksınız iş hayatında. Ben yinede iki tane caps paylaşacağım sizlerle azıcık gülümsemeniz için.. :)



Dost

Hayatı yaşanır kılan en büyük şeylerden biri sizi seven değer veren insanların olmasıdır. Öncelikle aile yani anne ,baba,kardeşler.. Sizi çıkarsızca ve karşılık beklemeksizin severler. Tabiki istisnalar vardır ama normal şartlarda herkes ailesini sever. Birde aile dışından tanışıp edindiğimiz dostlar vardır. Gerçek bir dosta sahip olmak en büyük hazinelerden biri. Benim bir tane gerçek dostum diyebileceğim insan var. Tabiki çok iyi arkadaşlarınız vardır. İyi veya kötü günlerinizde yanınızda olan arkadaşlarınız .. Ama dost dediğiniz zaman durup bir düşünmek gerekiyor. Kolay kazanılan birşey değil. Zaten insanın en fazla 3 tane dostu olabilirmiş. Benim dostum tam 15 yıldır bana eşlik ediyor. Beraber büyüdük. Nasıl tanışmıştık şöyle bir geçmişe gidesim geldi. Babamlar arkadaştı önce, sonra ailelerini tanıştırdılar birbirleriyle ve devamında annemler arkadaş olurken bizde onunla arkadaş olduk. Adı Elif. Birbirimize benziyoruz o da benim gibi tuttuğunu koparanlardan. Azimli ve güçlü. Bu 15 yıllık süre zarfında çok şey yaşadık. Bebeklerle oynama dönemimizden, ergenliğimiz, lise yıllarımız, sınavlara hazırlandığımız süreçlerde hep beraberdik. Gülerken de yanımdaydı ağlarken de. Beni üzenlere benden çok kızardı . Şuan bunları yazarken gözlerim doldu bu arada hatta birkaç damla yaş da süzülmüş olabilir yanaklarımdan.. :) Ki kaç saattir ağlayasım vardı da ağlayamıyordum işte böyle bir dost. O iyiki var , iyiki benimle . Şimdi bir düşünün illaki vardır hayatınızda dostum diyeceğiniz biri veya birileri ve onlara sıkıca sarılın. Yarın çok geç olmadan sevgiyi paylaşın. Ee bize de maşallah demeyi unutmayın . Öptüm hepinizi. Sevgiyle..


3 Kasım 2014 Pazartesi

Fotoğraf Çılgınlığı

Bugün kime baksam bir fotoğraf çekme yarışında sanki..
Ee tabi akıllı telefonların ve sosyal medyanın etkisi büyük. Yediğimiz, içtiğimiz, giydiğimiz ne varsa herşeyi gözler önüne sermek istiyoruz... Başkalarıyla paylaşıp değer mi görmek istiyoruz, birşeyleri ıspatlamak mı nedir bilinmez.
Tek bir gerçek var ki sosyal medyanın hayatımızdaki yeri büyük ve vazgeçilmez. Bu fotoğraf çılgınlığı da onun ürünlerinden sadece biri. Yinede biz fotoğraf paylaşmadan önce fotoğraflarımızı iyice inceleyelim çünkü ortaya beklenmedik veya komik kareler çıkabiliyor :)







2 Kasım 2014 Pazar

Sanat Nedir ?

Son zamanlarda farkettiğim birşey var ki herkes farklı olma peşinde.
Bu yüzden herkes marjinal. Hani sözde öyle !
Bu konu sanata dayanınca ortaya haliyle ortaya komik şeyler de çıkabiliyor.
Mesela geçen ismini hatırlamadığım bir şahıs görünmez sanatı bulduğunu iddia etmiş.
Üstelik birde sergi açmış ki boş bir salon. Ne bir çerçeve asılı salonda ne bir kağıt , hiçbir şey yok. Bu arkadaş bizimle dalga mı geçiyor diye düşünmeden edemedim. Birde bu sergiye gidip duvarlara boş boş bakıp gelenler var ki sormayınnn gitsinnn... 
İşte böyle çılgın arkadaşlardan biri de kendi kanıyla resmini yapmış. Hani bu kadar kaybedecek kanın var iken bari Kızılay'a gitseydin be güzel kardeşim değil mi ?
Bana garip geldi siz ne düşünürsünüz acaba?

http://www.59saniye.com/cnc-tezgahta-kanindan-otoportresini-yapan-adam/