27 Mayıs 2015 Çarşamba

Aidiyet Duygusu

             Doğduğumuz andan itibaren bir yere aitiz. Nerede hangi ülkede, hangi şehirde, hangi mahallede, hangi ailede doğdu isek ona aitiz. O bütünün bir parçası olarak dünyaya geliriz. Orayı benimseriz. İnsan zaten bir yere ait olmalıdır ki boşlukta hissetmesin. Dünya'ya ait varlıklarız.
              Aidiyet duygusu insanda benimsetme ve önem verme duygularını harekete geçirir. Ait olduğumuz yeri, şeyi benimseriz ve ona değer veririz. Kendi seçimlerimiz dışında oluşmuş olan ailemizi de bu duygudan dolayı kötü dahi olsalar ,sevmesek bile korur kollarız. Bu da aidiyet duygusunun ne kadar önemli olduğunu apaçık ortaya seriyor.
              İş hayatımızda da yeri büyüktür bu duygunun. Çalışan bir birey için iş yerinde sadece o günü bitirip, maaşını almak ise hedef bu iş yerinin aleyhinedir. Çalıştığı kurumu benimseyip,kendini oraya ait hisseden insanlar işini özveriyle yapacaktır. Ve iş yerinin ilerlemesine katkı sağlayacaktır.
            Aşk hayatımızda da aynı şekilde kime ait hisseder isek ona o kadar değer verip, severiz, benimseriz. Bu yüzden bu duyguyu karşımızdakine aşılamak adına sevgisini göstermeyen ve mezara götürmeye çalışan biri olmamalıyız değil mi ? =)

13 Mayıs 2015 Çarşamba

FARKINDALIK (Farkında Olmak veya Olmamak)

Uzun zamandır düşünüyorum niye böyle her şeyi sorguluyorum diye.. Çünkü sorguların sonucu mutsuzluğu getiriyor. Farkında olmak da burada başlıyor. İnsanın hayatındaki farkındalık arttığı kadar mutsuzluk da artıyor. Bunu bugün semiyotik dersini veren hocamızla paylaştım o da çok güzel bir örnek vererek açıkladı durumu bana . Sizlerle paylaşmak istiyorum.. ' Kuzuların olduğu bir yer düşünün.. Buradaki kuzulardan sadece birkaçı etrafındaki bıçağı ,kasapı tanıyor sadece onlar başına gelecekleri biliyor ve işin sonucunda bir marketin reyonunda yer alacağından haberdar. Diğer kuzular ise her şeyden habersiz otlamaya devam ediyor mutlu mesut geçiriyorlar vakitlerini. Endişe yok,kaygı, yok doğal olarak sıkıntı yapacakları bir şey yok. Ama sonuçta ne oluyor her iki tip kuzu da kesiliyor ve reyonda yerini alıyor. ' Buradan anlamamız gereken şu ki insanlar da böyle kimi bazı şeylerin daha az farkında, belki daha az bilgiyle belki biraz cahillikle mutlu oluyorlar yaşayıp gidiyorlar. Fazla araştıran duyarlı insanlar ise günümüz dünyasındaki kapitalist sistemin , olumsuzlukların farkında olduğu için mutsuz ve sonuç olarak hepimiz öleceğiz. Mutlu da olsak, mutsuz da olsak. Aslında yapmamız gereken şu ki değiştiremeyeceğimiz ölçüdeki şeyleri fazla düşünerek kendimizi bunaltmamalıyız. Gelin görün ki ben uygulayabiliyor muyum ? Nadir zamanlarda . Aklınızın bir köşesinde olsun istedim :)

8 Mayıs 2015 Cuma

Rock müzik sever bir dost bulamadım ya la...

Bulamadım .. Cidden şöyle rockçı bir grubun konserine gidip delice eğlenebileceğim bir dost,arkadaş bulamadım gitti.. Evet dostum var ama müzik tarzımız uyuşmuyor mesela :) Onu çok seviyorum halbuki çokta iyi anlaşıyoruz , çocukluk arkadaşım.. Ama benim dinlediğim müzikler onun başını ağrıtabiliyor. Onun dinledikleri ise beni bayabiliyor. Bu yüzden ortak dinlediğimiz bir sanatçının konserine gidebiliyoruz. Ama çok isterdim şöyle beraber bir Şebnem,Teoman,Zakkum veya Duman konserine gidip deli gibi eğlendiğim arkadaşları.. Üniversite yıllarımın son demlerindeyim. Bu bahar şenliğinde çok sevdiğim arkadaş grubumla konserlere gidip eğlenme planları yapıyordum. Ama onların hiçbiri bununla ilgilenmiyor. Zaten kızların 3'ü nişanlı , 1'i evli şaka gibi yaa EVLİİİİ ! Geçen yıl bana 'sefgülümm' diyen Büşram artık ellerin oldu bu konuda mutsuzum , ama o mutlu olduğu için de mutluyum :) Yaşımız henüz evlenmek için bence çoook gençç . 23 yaşındayım. İş hayatına atıldıktan sonra kız arkadaş grubuyla yapılacak çok güzel şeyler var daha. Bir sürü tecrübe, eğlence, geziler bizi bekliyor. Ee tabi bu evlenecek olan arkadaşlarımın da ilişkileri 3-4 yıllık olduğundan onları kınamıyorum. Haklarıdır isteyebilirler. Açıkçası herkesin kendi tercihi . ( Desem de hala benimle konsere gelen yoksa onları kınayacağım içten içeee işteee ohh olsunn ) Bu yıl da böyle biter. Seneye iş hayatına atılmış olursam inşallah orada karşılaşırım aynı frekansta buluşacağım bir ruhaa...

27 Nisan 2015 Pazartesi

Garip İnsanlar

Bugün acayip bir adam gördüm. Tam metrobüsten indim . Bir baktım adamın biri şu köprülerde oturup dilenen suriyelilerden birinin önünde durmuş elindeki kartonu yırtıyor. Önce yardım etmek isteyen biri sandım. Yaklaşınca gördüm ki önlerindeki kartın bir kısmını yırtıp atmış kalanı da vermiş. Ama yazıya dikkat etmedim. Neyse ilerledim adamda önümde ilerliyor. Başka bir suriyelinin önünde durdu. Kadının yanında iki küçük çocuk var. Bir hışımla onlara çıkıştı, eliyle kaldır hareketi yapıp kağıdı gösterdi. Ve kağıdın üzerindeki paraları yere döküp kağıdı sertçe aldı. Kadın ve çocuklar adamın konuştuklarını anlamıyor ve korkmuştular da. Yani birden yanınıza biri geliyor , dilinden anlamıyorsunuz size kızıp kağıdı yırtıyor . Ne düşünürdünüz o durumda olsanız ? Sonra duydum ki kadına ''burda ne yazıyorr Allah , Allah yazısı hiç yerde olur mu'' dedi. Meğer yazıda geçen ''Allah rızası için'' kısmının ''Allah'' kısmını yırtıp alıyormuş. Şimdi de gerek vardı böyle bir harekete bilmiyorum. Bana çok absürt geldi çoğu insan da ayıplayarak baktı zaten. Öncelikle yırtıp aldığı kısmı sonuçta yine başka bir yere attı . Bu nedir ? Neyin kafasıdır ? Anlamadım. Arapça değil yazı hadi o da önemsiz türkçe de olsa evet kutsal ama bu kadar da saçma bir muamele olmaz ki be kardeşim! Yıllardır dilencilerde bu tarz yazılar görürüz ki , suriyeli olanların türkçesi de olmadığından başkalarına yazdırıyorlar belli. Bana saçma geldi. Madem bu kadar dindarsın o çocuklara bir çikolata verip yapsaydın . Gidip azarlayarak , üstelik karşındakinin anlamadığını bildiğin halde kime ne için gösteriş yapıyorsun ki ? Alıp kafasını duvara sürtesim geldi. Böylesi de yobaz, gösterişçi olmayın be kardeşim.. Bunlar yüzünden dinden soğur insan . Sanki tek müslüman ,duyarlı o hepimiz ateist günahkarız . Yav he diyorum ben yine sinirlendim!

24 Nisan 2015 Cuma

Bilim - Kurgu ve 'Mantık Düşkünü Ben'

Son izlediğim 2-3 filmin kategorisi bilim-kurgu idi. Yalnız şunu farkettim ki benim bununla baya bir sorunum varmış. Nedense film boyunca sıkılıp, içimden şimdi farklı birşey olacak ,şimdi bir renk katılacak şeklinde beklentiyle izledim. Film bittiğinde ise kardeşim ve arkadaşım çok beğenirken ben saçmaydı dedim 10 tane de soru çıkardım. Evet çok güzel bilim-kurgu filmleri de oluyor kabul ediyorum. Ama bu filmlerin hepsinde bir zaman olayı vardı. Belkide benim sevmediğim bu zmaan olaylarıdır. Geçmişe dönüş gibi yada geçmişteki bir olayı değiştirebilmeye yönelik. Hayır yani zaten gerçekte böyle bir şey mümkün değil birde izleyip neden kendimi üzeyim ki ? Saçma işte saçma sevmedim sevmeyeceğim diye şımarmak istiyorum. Neymiş efendim ölmüş bir askerin beyniyle iletişime geçiyoruz ve o beyinle gelecekteki bir olayı engelliyoruz . Bu filmleri düşünenlerin de hayal gücüne hayranım. Doğaüstü şeylere karşı da değilim aslında neden sevmedim ki ben anlayamadım :( . . . Gerçek hayatta olmayan şeylere olsaydı tepkim fantastik film de sevmezdim. Ama beğendiğim fantastık filmler var mesela son izlediklerimden örnek verecek olursam Malefiz gibi. Oradaki periler çok çok tatlıydı hayal gücümü de geliştirdi , ruhumu da okşadı. Bilim-kurguyu sevdirecek bir film öneriniz varsa alırım bir dal !

22 Nisan 2015 Çarşamba

Ollaluna: Bekleyiş

Ollaluna: Bekleyiş: Hala burada mısın bilmiyorum okuyucu!? Çook zaman geçmiş uğramayalı buralara. Çok şey gelip geçti. Ben geldim, karnı burnunda :) ...

Kendisini çok yakından tanımadığım halde söylüyorum bunları.. Onu instagram hesabından tanıdım. Mükemmel bir anne bence. Tatlı mı tatlı bir bebişi var . Adı Gece. Masmavi gözleri minik hokka bir burnu yenilesi bal dudakları var. Gelelim bu güzel bebişin annesine onun da adı Yeliz. Bebeğinin ağzından mükemmel senaryolar yazıp fotoğrafıyla beraber takipçilerine sunuyor. Eğlendiriyor da baya. Hatta instagramda bağımlısı haline gelenler var. Haklılar da bence şahsen bende arada ne yapmış bakalım Yeliz diyorum ya da Gecenin yeni hallerine bir göz atayım diyorum.. Ailecek eğlenceliler. İleride bende bir aile kurarsam bu şekilde kafadar, eğlenceli bir eş ve böyle tatlı güzel çocuklarım olsun istiyorum.

18 Nisan 2015 Cumartesi

İnsanlar Neden Mutsuz

       Düşünüyorum da günümüzde insanı mutlu eden doğal şeylerden ne kaldı ?
Sarılmak, paylaşmak, sevgi, aşk hangisi var şimdi ? Ya da kaç kişide var? Kimler aşkı yaşıyor, kimler hala komşuluk nedir biliyor ? O kadar az ki yok gibi.
       Tek ben böyle düşünüyor olamam herhalde diyorum bazen. Bakıyorum etrafıma çoğu ilişkiler menfaat üzerine kurulu. Yıllardır tanıdığın insan asla yapmaz dediğin şeyleri yapıyor. En önemlisi ne biliyor musunuz ? İnsanlarda VEFA yok. Yılları hiçe sayabiliyor insanlar . Oysa bu zamanda eskiler kadar da çok yaşayan yok. Yediğimiz içtiğimiz hiçbir şey sağlıklı değil. Eskiler gibi 90 yaşına kadar değilde 70 e kadar yaşarsak ne ala ! Bir insan kısacık ömründe kaç kez sil baştan insan tanıyıp dost edinebilir ki? Zor ve zaman alan şeyler. Buna rağmen değer bilinmiyor. 
      Böyle olmamızı teknolojiye bağlıyorum çoğu zaman. Teknoloji hayatı kolaylaştırdığı ölçüde zorlaştırıyor da bence. Bazen dersler,okul,yaşam,insanlar,iş hayatı gibi şeyleri düşününce o kadar daralıyorum ki keşke bir 30-40 yıl önce mi doğsaydım diyorum.. Sitelerin koca koca binaların yaygınlaşmadığı, çocukların sokakta oynayıp oyuncağı zor bulduğu, komşuluk ilişkilerinin yüksek olduğu, sınav stresinin böylesi yormadığı , bu kadar yarış içindeki insan topluluğunun oluşmadığı kısaca kaygının daha az olduğu dönemler . Şu zamanda insanların %80 i eminim psikolojik sorunlarla boğuşuyor. Kimi ataklarla baş etmeye çalışıyor kimine anksiyete vuruyor vs. vs. çoğaltabileceğimiz bir sürü hastalık. Anksiyeteye kurban olanlarda biri olarak söylüyorum ki başetmenin çok zor olduğu bir ruh hali. Devamlı bir kaygı içerisinde oluyorsunuz . Her şeyi ayrıntısına kadar düşünüp,planlamak istiyorsunuz. Sanki elinizden bir şey kaçacakmış gibi bugünden birkaç yıl sonrasına kadar, aşırı bir titizlikle planlar yapıyorsunuz. Sonuç ise ruh hali bozukluğu ,kaygı, mutsuzluk oluyor. 
      Özellikle üniversitenin son yılına gelmiş biri olarak ve daha önce iş hayatının getirdiği zorlukların tadına bakmış biri olarak da kaygı seviyem yükselmiş bulunmakta . Yüzümün neden asık olduğunu merak edenler de aydınlanmış oldu çok şükür :) 
    Eski değerlerin tekrar kazanılacağı bir dünya için dua etmekten başka çare yok galiba . Kalın sağlıcakla:)

16 Nisan 2015 Perşembe

E-Ticarette Başarılı Olmanın Kriterleri

E-Ticarette yapılması gereken unsurlar şunlardır;
"Güvenilirlik" güvenli ödeme,telefonla ulaşabilme ve SSL sertifikası dediğimiz üç maddenin sorunsuz aktif kullanımlarının olması gerekmektedir. 
"Kaliteli Site" olarak değerlendirilmesi gerekir. Bunun içinde site içerisinde kullanım kolaylığının ve sitenin açılış hızının sorunsuz çalışması gerekmektedir.
"İçerik" insanları asıl siteye çeken kısım olduğu için ürün çeşitliliğinin fazla olmasına ve ürün hakkındaki bilgilendirmenin yeterliliğine dikkat edilmelidir.
"Kampanyalar" Bunun en doğru kullanımı da fırsatların çeşitliliği ve kullanıcı konforunun iyi olmasına bağlıdır.
Normal bir mağazadan yaptığımız alışverişlerde nasıl ilgi, alaka bekliyorsak bunu için benzer kurallar e-ticarette de geçerlidir. Buda "hizmet" anlayışlarının iyi olmasından geçer. Yani alınan ürün sonrasında müşteriye belirtilen süre içinde ürün teslimi gerçekleşiyorsa, ürün beğenilmediği takdirde iade kolaylığı müşteriyi mağdur etmeden kolay bir şekilde gerçekleşiyorsa ve ürün teslimi müşteriye ambalaj olarak güzel ve sağlam teslim ediliyorsa müşteri mutlaka sonrasında o siteyi tercih edecektir.
Ve e-ticarette bir yer edinmek ve bu işte iyi bir yere sahip olmak istiyorsanız dikkat etmeniz gerekecek son nokta "ulaşılabilirlik" tir. Bu aslında biraz insanların birbirlerine yada tanıdıkları insanlardan aldıkları tavsiyelere veya ünlü kişilerin yaptıkları reklamlar sonucu belirli kitlelere ulaşmasına bağlıdır. Örneğin blog yazarlarının tavsiyeleri, ehil kişi tavsiyeleri, kullanıcı tavsiyeleri ve bunların yaptığı yorumlar sonucunda gerçekleşen bir puanlama sisteminin olması sitenizi olumlu yada olumsuz yönde belirli bir noktaya getirmede önemli rol oynar. 
"Reklamın" payı bu alanda göz ardı edilemeyecek kadar büyüktür. Bu alanda da SEO, sosyal medya reklamları ve görüntülü reklamlar gibi olanaklar sitenizin duyulmasında ve yayılmasında aktif rol oynar.

31 Mart 2015 Salı

Jim Carrey

            
              Jim Carreyyyyy ! Bu aralar kendisine bayılıyorum. Gerçekten çok iyi bir oyuncu. Şimdiye kadar dikkatimi çekmemesini de kınıyorum. Hayır yani böyle bir adam nasıl fark edilmez. Onlar nasıl mimiklerdir öyle ! Ne tatlı şeysinn sen ! Fazla sevimli evet. Çok doğal bir oyunculuğu var kesinlikle. Ve izlediğinizde mutlu oluyorsunuz çünkü gülmemek elinizde değil. Komedi üzerine olmayan filmleri de var . 'Sil Baştan' filmi gibi. Aslında o da en beğenilenler listesinde yer alan bir film fakat ben beğenmedim doğrusu. Onu izleyeceğime 'hayvan dedektifi', 'salak ile avanak'' 'yalancı yalancı' filmleri tercihimdir. İzlerken çok eğleniyorum. Her gün adamın filmlerini izlesem bıkmam heralde. Sizlere de tavsiye ederim. Bence bütün filmlerine bir göz atın dostlar

18 Mart 2015 Çarşamba

E-Ticarette İkna

   











       ' Alışveriş ikna etme sanatıdır ' demişler. En yakın olarak kendimizi ele alalım. İzlediğimiz reklamlardan etkilenir bir şekilde ikna olur ve o ürünü alırız. İkna olabilmemiz için bazı kriterler vardır. Örneğin kalite bunlardan sadece biridir. Marka oluşturmuş ürünlerin tüketimi daha fazladır ve bu ürünlerde kalite aranır. Kalitesizse marka imajı zedelenecek ve yıkılacaktır.
       E - Ticarette ise durum biraz daha farklıdır. Bilgisayar ekranından iletişim kurduğunuz insanları ikna etme çabası içerisinde olursunuz. Öncelikle genel bakış önemlidir. Ticaret amaçlı kullanacağımız web sitemizin renklerini özenle seçmeliyiz. Müşteriyi sitede tutacak ruhsal özellikleri sağlamalıdır. Site hızlı çalışmalıdır ki yavaş çalışan bir sitede kimse durmak istemez . Bu da baştan kaybetmenize sebep olur.
    Alt yapıyı geliştirip , oturttuktan sonra yapacağımız şey ise müşteriyi güvenilirliğe ikna etmektir. İnsanların çoğu e- ticarette güvenilirlik konusunda hassasiyet yaşamaktadır. Bu yüzden güvenilir bir site imajı çizmek en başta gelen kriterlerden biridir. Daha sonra kazandığınız müşteriyi sitede tutmak için hatırlatmalar yapmalısınız. Örneğin sepette kalan siparişi verilmemiş ürünleri hatırlatmak veya müşterilerinize kendilerini özel hissettirmek için doğum günü gibi günlerini kutlamak gibi. Ve birde satılan ürünler adına yorum bölümü açıp olumlu yorumları insanların görmesini sağlayarak da ikna edebilirsiniz . Tabiki kötü yorumlarda olabilir fakat çoğunluk önemlidir. Bu yüzden yaptığınız işte kendinize de güveniniz olmalıdır.
     Kendimizi bile düşünecek olursak bir siteden alışveriş yaptığımızda sitedeki iletişim numaralarına kolay ulaşamıyorsak , bu iletişimsizlik de ikna imajını sarsacaktır.
     E- ticaret planlı ve sürekliliği olan bir çalışma gerektirir.

17 Mart 2015 Salı

Lazarus Etkisi


                  Arkadaşım Büşra ile fragmanı izlediğimizde bu filme kesinlikle gitmeliyiz diye düşünmüştük. Fragmana doğal olarak en çarpıcı sahneler ekleniyor. Ve fragmandan anladığım bu filmin pisişik , mistik, doğaüstü olaylar içermesiydi. Büşra demişken onunla gidemedik filme fakat başka bir arkadaşımla gittim. Büşra bunu okuyacak büyük ihtimalle. Filmden geldiğimde de söyledim ama yine söyleyeyim gerçekten gitmediğine sevineceğin bir film :) Senaryoyu hiç çekici bulmadım, beklentiyi kesinlikle karşılamıyor. Basit bir konusu var ve sürprizlere açık değildi açıkçası. Ben daha farklı hayal etmiştim oysa . Ruhlu, cinli bir Türk korku filmine gitsem daha çok gerilir ve korkardım yani . Fakat çok çok da yermeyeyim şimdi. Oturup izlenir evet ama sıkılmışsınızdır bir gün açar izlersiniz diyeyim dostlar.

15 Mart 2015 Pazar

Sakınan Göze Çöp Batarmış !

     
Kendimi bildim bileli hassas bir bünyeye sahibim. Ama bu havalar beni cidden olduğumdan fazla hassas hale getiriyor. Bir kere migren gibi bir illetle uğraşıyorum. Eskiye göre biraz daha kontrol altında tutsamda tuttuğu zaman beni benden alıyor. Bilmeyenler için açıklamak gerekirse migren şiddetli baş ağrısı ve mide bulantısı gibi belirtilerden oluşan genetik veya çevresel faktörlere bağlı bir hastalık. Bir tuttu mu en az  gün sürer öyle bir illet.. Onun dışında kronik faranjite sahip olduğumdan beri mutsuzum. Zira sıcak bir yaz günü dahi dondurma yemek kabus olabiliyor. Bebek gibisin sözlerine maruz kalabiliyorsunuz. Tabi nereden bilecek insanlar o sıcakta yenen dondurmadan sonra bile bir boğazın ağrıyabileceğini değil mi.. ?
     Oldum olası da titiz biriyim. Elimde değil yani kimsenin elinden bir şey yiyemem kolay kolay . Aynı bardağı filan kullanmak bir yana dursun.. Sakındıkça daha çok mikrop kapıyorsunuz ben bunu anladım. Yoksa sürekli virüs kapmamın baska bir açıklaması olamaz. Özellikle bu aylar benim için işkence.. Bir sıcak bir soğuk. Bir gün yaz , bir gün kışı yaşadığımız bu günlerde yine şifayı kapmış bulunmaktayım. Ortalık da salgın var yine anlaşılan. Nezle oldum şimdi uğraş uğraşabilirsen hastalıkla.. Allah daha kötüsünden sakınsın tabiki ama ben bu grip nezleden fazlasıyla bunalmış bulunmaktayım ki bu yazıyı yazıyorum . Hayır ne yapman lazım yani bütün mikroplara açık mı olmalıyım . C vitamini alıyorum herşeyi yiyorum ama yok bu bünye bir toplamadı kendini şu sıra.
    Hasta olan herkese geçmiş olsunlar dilerim ki önce kendim olmak üzere iyileşmek dileğiyle..

14 Mart 2015 Cumartesi

Sherlock Holmes


          Daha önce bu filmi neden izlememişim diye soruyorum kendime ..
Gerçekten mükemmel kurgu, mükemmel oyuncu sonuç olarak kaliteli bir film. Polisiye ve fantastik tarzı içeriyor. Film sonunda şaşırttı mı derseniz evet . Belkide önceden polisiye filmleri izlemediğimden hakim olamadım bilemedim fakat ben filmi gayet beğendim. Süresi 2 saat olmasına rağmen sıkılmadan izleyebilirsiniz çünkü baya sürükleyici. İzleyecek olanlar düşünmeden izlesin derimm !

13 Mart 2015 Cuma

Pers Prensi ^


Günlerden film izleme günüm.. Büşra'dan bir film tavsiyesinde bulunmasını istedim. 'Pers Prensi' dedi , şöyle bir baktım afişe savaş, kılıçlar, kargaşa gibi görünüyordu. Oldum olası aksiyon ve savaş filmleri pek ilgimi çekmez. Yok ben bunu izlemem dedim. Ama Büşra direndi çok beğeneceksin diye bende ona güvendim ne de olsa Büşra bu :) (zevklerine güvendiğim arkadaşım) İzledim filmi ve çok beğendim. Gerçekten sürükleyici bir film. İzlerken sıkılmıyorsunuz. Kurgusu çok hoş. Filmde kader konusu mevcut. Bir insanın kendi seçimleriyle kaderini nasıl etkileyebileceği çok güzel işlenmiş. Bu filmden aldığım hayat dersine gelince seçimlerimizin çok önemli olduğu. Ve şartlar her ne olursa olsun dürüstlükten yana olmalı.